Yine bir gece ve yine baş başayım kendimle, işte yine seni bulup kaybettiğim yerdeyim. İnsanın bir şeylere karar vermesi ne kadar zor; ya seni içime gömmeli ya da artık içimden söküp atmalıyım. Ama her ne olursa olsun susmalıyım. Hangisi daha zor, hangisi daha acı? Gerçekten gitmeli miydin, yoksa yanımda kalıp savaşmalı mıydın?... Bir yol arıyorum kendime, bulduğum tüm yollarsa sana çıkıyor… Kapanmalı artık gözlerim. Sonsuz bir karanlıkta tek başıma yürümeye devam etmeliyim uçsuz bucaksız yollarda... Yürümeliyim ardıma bile bakmadan, yürümeliyim parçalayarak uğrunda ölebileceğim değerleri ve sevgileri, yok ederek yaşadığım tüm zamanları... Nasılda acımasız zaman. Nasıl da yüceltmiştim seni gözümde. Tutup kendi ellerimle koymuştum en yükseğe, sonra keyifle izlemiştim yüceliğini. Ama yine ben bitirmeliyim. Tutup kollarından indirmeliyim olduğun yerden. Ya da seni ölene kadar yaşatmalıyım taş kalpli dediğin yüreğimde..... Ne kadar zor bir karar Hiç bu kadar zorlanmamıştı zonkluyan beynim.. Bir yanım: "Bir daha kimse, hiç kimse onun kadar çok sevilmeyecek", derken, bir yanım sakin, sessiz... Zaman geçiyor, yüreğim acıyor. Kapanmıyor yaralarım.. Tükenirken ben, aklımda bir tek sen varsın... Görüyor musun, yine konuşuyorum ama sessizce.... Susmayı öğreniyor yüreğim.. Ama ben kararımı verdim... Seninle olduğum zamanları düşünmek bile bana mutlulukların en büyüğünü yaşatıyor.. Seni ne çok seviyormuşum...Söküp atamıyorum düşüncelerimden
12 Haziran 2007 Salı
her hic
gözlerim kapaliydi. birseyler duyuyordum ama gözlerimi daha acmakta zorlaniyordum. merakim vardi. ne duyuyorum ben diye ama, sadece gücüm yoktu, uyanmaya... duydugum sey neydi? birazcik zaman gectikten sonra kuslarin ötügünü farkettim. duyduklarim onlarmiydi? pencerem acikti ondan duymusum galiba. bir rüzgar esti yüzüme dogru oksar gibi. ve sonunda gözlerimi acabildim. yerdeyim ve basimin cok agridigini farkettim. sanki hislerim kaybolmustu bir an. cevrim disi gibi gözüktüm gibi. uyandigimdada sanki herseyi hisseder gibi oldum. birden biri her sey üstüme gelmisti sanki. gerisini hatirlamiyorum. hatirlamak icin zorluyorum kendimi, ama nafile. aklima gelmiyor hicbisey. yigilmisim yere, sebebsiz gibi. dagilmis bütün duygularim, gözlerden akar olmus. rüzgar esince kurutmus, ama yinede nemi kalmis sanki yüzümde. anladimki ölümün provasini yapmisim. ama ölmedim. hatirlamiyorum bile oldugunu, ozaman anilik birsey oldugunu yine yine defalarca oldugu gibi, yine ögrenmis oldum. aniden kaybederiz. istemeden, birsey yapamadan. hicbiseye dokunamadan, destegi alamadan yigiliriz yere. neyin son damlasini yasamisim ben? neydi benim bedenimin artik kaldiramadigi sey? sebeb neydi bilemiyorumki...
biliyoru..ki
biliyorumki hiçkimse tutamayacak yüreğimi uzanamayacak hiç kimsenin elleri kimsesiz tarafıma insanlar gelecek insanlar geçecek gözlerimin önünden kısa hayat hikayeleri dolduracak ceplerimi içimden gökyüzü geçerken usulca peşimde hep bir yalnızlık sürüsüyle yırtılacak eteklerim koşmayı bırakacağım elbet birgün dizlerimin kanıda dinecek yüreğimle beraber alışacağım bende hiçliğe biliyorum yüreğimin ne kadar yükseldiğini ve kimsenin ona yetemeyeceğini...
25 Nisan 2007 Çarşamba
Her Gülüşün Dua Olur Yalnızlığıma
Her Gülüşün Dua Olur Yalnızlığıma“
Yokluğunun ödülü olarak Cennette sensiz yaşamaktansa Cehennemin avuçlarında közlenip güller öreyim baharımsı saçlarına.. “ Kar yangını gecenin en dar vaktinde seni düşünüyorum yokluğunu yüreğimde kanatarak. Suskunluğuna uzanmış bedenimle demlenmiş yalnızlığını yudumluyorum dudaklarımı acıtarak. Başucumda yokluğun, bir beden bol gelen hüznün gömleği sırtımda kan ter içinde yalnızlığına akıyorum. Yetim düşlerimi ezip karanlıkların içinde sensizliğini kanatıyorum. Dağ başı ıssızlığına inat rüzgarın avuçlarında açan kır çiçekleriydik biz seninle. İmkânsızlığın toprağına sımsıkı tutunmuş çınar ağacının umuda gülümseyen kökleriydik biz. Ne sen Mecnun’un Leyla’sı ne de ben Şirin’in Ferhat’ ı. Biz seninle aynı uçurumun birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak iki yakasıydık. Sevdamızda hep bahar mevsimini yaşadık. Hüznün göğsünden acıyı emip yarılan gökyüzünü ıslak düşlerimizle yamadık bir terzi inceliğiyle. Durmadık seninle zamanın avuçlarında. Aşkın köpüksüz sularında sevdayı hiç kirletmedik. Yalancı baharlara tutunup aynı tomurcuğun ıslak dudaklarında yaşadık aşkın tutsaklığını. Kirpik uçlarımızı bulutlara eğip aynı yağmur tanesinde yıkadık hasretin kör karanlığını. Lakin unuttuğumuz bir şeyler vardı sevdanın geceye örüldüğü zamanlarda. İmkânsızlığın avuçlarında eriyen iki güneş tanesi olduğumuzu unuttuk. Kelimelerin en yalın hallerinde sevişirken dudaklarımız, hasretin çöl sıcağında yavaş yavaş eriyen tenimizi fark edemedik. Aynı kalbin yurdunda sevdaya nefes alırken bir gün terimizin birbirimizin sırtından ayrı yerlere süzüleceğini düşünemedik. Ektiğimiz umut tanelerini ellerimizle biçemedik. Evet, yenildik. Lakin biz zamana değil; imkânsızlığa yenildik. Şimdi bir nefes kadar yakın tenine dokunamıyorum, dudaklarından semaya yükselen nefesinden havaya kanatlanamıyorum. Seni görüyorum lakin görmemezlikten gelmemi istiyorsun benden. Varlığında yaşarken yokluğunda sevmemi bekliyorsun benden. Haklısın belki de. Sana söz sevdiğim; ben seni “ sensizliğin “ avuçlarında seveceğim. Senden tek istediğim; her zaman hayata gülümse. Gülümse ki; gülüşlerin duam olsun kanayan yaralarıma. Bir nefes uzağımdaki sana bir demet gülüşlerimi yolluyorum eriyen umut bahçelerimden. Ellerimle topladım birtanem. Aslında imkânsızlığın duvarını aşıp kavuşabilseydik bu çiçekleri senin saçlarına taç yapacaktım bir kır düğününde. Söz açılmışken seninle bir bahar günü kır düğününde evlenmek isterdim. Saçlarında sarıpapatyalardan örülmüş bir taç durmalıydı ve üzerinde beyaz bir elbise Melek’lerin kollarında gelmeliydin bana. Kelebeklerin gözlerinden düşen yağmur taneciklerinin ıslak havasında ellerimiz birbirini bulmalıydı. Ne olursa olsun senin gözyaşların tek yağmurum, senin gülüşlerin tek güneşim olsaydı. Offf..İmkansızlığını topluyorum bulutların ıslak dudaklarından… Şimdi sensizliğin içinde yokluğunun kıvılcımlarında kurutuyorum ıslak kirpiklerimi. Sıcak nefesini üşüyen tenimin üzerine örtüp avuç içlerinin terine sığınıyorum. Yalnızlığını dudaklarımdan parmaklarıma akıtıp satırlarımda tek başıma ağlıyorum. Ve sen diye karanlık duvarlara yaslanıp geceye kapatıyorum yorgun gözlerimi. Gülüşlerinle yüreğimi öpmeden bu ayrılık uykusundan uyanmayacağım. Bir gün gelmek istersen yalnızlığın sen kokan satırlarına umutlarınla gel. Tövbeleri yarım kalmış günahlarınla gel. İçinde yutkunduğun kelimelerini dudaklarıma sürüp imkansızlığın avuçlarından bana gel. Gözyaşlarınla gel, kurumuş dudaklarıma ab- ı hayat olsun tuzlu yağmurların. Hasretinin kanayan yüreğinle dön yüreğime. Geldiğinde yokluk kelimelerini dudaklarında ezip yavaşca sokul yanıma. Usulca saçlarını çöz. Bahar kokulu saçlarını yüreğimin kıyılarına getir. Başını koy göğsümün sen kokan yastığına. Sesinle dokun üşümüş kirpiklerime. Yokluğunu söküp dudaklarımdan, yüreğini ser yüzümün yalnızlığında bitap düşmüş gamzelerine. Nefesini bir an tutup benim nefesime ver nefesini. Yanan tüm ışıklarını söndürüp gülüşlerini ört üzerimize.
“ Rüzgarı giyinip Sana geldim dün gece. Saçlarına dokunmaya gelmiştim. Kıyamadım yüreğinden öpmeye. Kıyamadım gözlerinde gezinmeye. Yatağının yanına usulca çöküp Seni izledim içimde hasretini yutkunarak. Nefes alışını, Meleksi bakışlarını izledim bir nefes uzağından. Ellerimi uzattim ellerine. Bir kez olsun dokunmak istedim işte. Hiçbir zaman dokunmadığım yüreğine Delicesine sarılmak geçti içimden. Dokunsam ölecektim biliyorum. Sarılsam dizlerinde sonsuzluğa göcecektim.. Dokunamadım, sarılamadım. Gidiyorum, Günahlarında yanmaya gidiyorum. Kır düğünü düşlerimi, Gözlerine benzeyen bir kız cocuğu özlemimi, Gözyaşlarında yakmaya gidiyorum. Elimde ne bir resmin, Yüreğimde ne bir nefesin, Seni “ sensiz “ yaşamaya gidiyorum. Yokluğunda Cennette yaşamaktansa, Cehennemin avuçlarında yanıp Dudaklarında son dua olmaya gidiyorum. Gidiyorum hasretim, Gidiyorum helalim.. Seni “sensiz “ yaşamaya gidiyorum. Yarın doğum günüm. Adının yazdığı çağrıdan öte Çok şey istemiyorum sevgili. Seni “ sana “ bugünden yazıp Yarın doya doya ağlamak istiyorum. Ama sakın ağlama sen. Her gözyaşın benim Cehennemim olur. Yokluğuma inat hep gülümse emi. Çünkü her gülüşün duam olur yalnızlığıma. “
ismail sarıgene 28.08.2006 12.56
sen
SEN
Benim GÖKYÜZÜMSÜN
Benim EN SEVDİĞİM TEPESİN
Benim SICAK YATAĞIMSIN
Benim FIRTINADA SIĞINDIĞIM LİMANSIN
Benim EN DEĞERLİ ARMAĞANIMSIN
Benim EN DUYGUSAL ANIMSIN
Benim SONSUZA DEK EN YAKIN ARKADAŞIMSIN
Benim İLHAM KAYNAĞIMSIN
Benim KADERİMSİN
Benim PARILDAYAN IŞIĞIMSIN
Benim GECEM, GÜNDÜZÜMSÜN
Benim YÜREĞİMİN İLACISIN
Benim ÖFKEMİN GİDERİCİSİSİN
Benim AĞRI KESİCİMSİN
Benim BAHAR ATEŞİMSİN
Benim NADİR BULUNAN MÜCEVHERİMSİN
Benim DUALARIMIN YANITISIN
Benim KALBİMSİN, RUHUMSUN
Benim HAYATIMI HAYAT YAPANSIN
Benim KUTSALIMSIN
Benim MORALİMİ DÜZELTENSİN
Benim EN BÜYÜK ŞANSIMSIN
Benim SON DANSIMSIN
Benim EN İYİ VURUŞUMSUN
Benim ENERJİMSİN
Benim İŞTAH AÇICIMSIN
Benim SABAH GÜNEŞİMSİN
Benim AKŞAM EĞLENCEMSİN
Benim DANS PARTNERİMSİN
Benim KALBİMİN BEKÇİSİSİN
Benim KAHKAHALARIMIN KAYNAĞISIN
Benim SONSUZUMSUN
Benim YANAN ATEŞİMSİN
Benim EN BÜYÜK ARZUMSUN
Benim RUHUMUN EŞİSİN
Benim İNANCIMSIN
Benim RÜYALARIMSIN
Benim HERKESTEN ÖNCE GELENİMSİN
Benim GÜVENCEMSİN
Benim SAĞDUYUMSUN
Ölene kadar SEBEBİMSİN BELKİ, BİLMİYORSUNDUR..
alıntı
UYKULARINA AL BENİ
UYKULARINA AL BENİ
yokluğunu gösteren takvim yapraklarısonbahara takılmış gibibir bir dökülürken yerindenboşluğa savrulur “gelirsin” umutlarımoysa dört mevsim baharı yaşayacakgökkuşağının renklerini keşfedecektikumutlar hep yeşilçiçekler hep kırmızı olacaktıgelmedinacılarımın el izleri dururken yüreğimdeve kanarken olur olmaz zamanlardave örümcek ağlarına benzer hüzünlersarkarken dört bir yanımdanşimdiyokluğunu kalın bir yorgan gibi sarar sensizliğe hükümlü gecelerelmas gibiinceden inceye işlemeye çalıştığımız sevdanınköklerine su yürümeyince kendiliğinden çürüdümermerin damarından çatlamasına benzeyipbölünmüşken dört bir yerindenbir türlü sabah olmayı bilmez gecelerdağlardaki esmerlik yüreğime girmişve göz yaşlarım yağmura benzemişkenhep ertelenmişhep geçe bırakılmışken gelmelerinve bir daha geriye dönmeyeceksenrüzgarın ninnisini eklediğin gecelerdeuykularına al beni
Atila IŞIK
TUT YÜREĞİMİ KIYISINDAN
TUT YÜREĞİMİ KIYISINDAN
yazılmamış şiirlersöylenmemiş sözlerve özlemin sessiz çığlıklarıylagecenin tenha saatlerindeışıksızve bakir sokaklardamaviliğin vururken ıslak kaldırımlaradüşen cemrelere benzeyensıcaklığın geliyor aklımauykularımın firar ettiği saatlerdeyokluğun ve yalnızlığımne zamankiölüm kadar dayanılmaz oluyorvedalar arasına sıkışankaçamak busen geliyor aklımabir sabah aydınlığıyada akşamın alacasındahangi coğrafyada isençık gelgelişingüneşin kavurduğu çorak topraklarınözlemle beklediği yağmurlar gibidirhadidokuntut yüreğimi kıyısından
Atila IŞIK
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)